Salı, 6 Cemaziyelevvel 1447

KADIN NASIL İZZETE KAVUŞUR?

 

Peygamberlere gönderilen İslam inanç ve ahlâk kuralları olarak aynıdır. Helal, haram, ibadet ve müeyyideler konusunda ise bazı farklılıklar vardır. Çünkü insanlık tarihi süresince toplumlara farklı imkânlar, yetenekler, eğilimler, nimetler ve belâlar verilmiştir. Dolayısıyla her topluma, kendi ihtiyaçları, içinde bulunduğu şartlar ve kültürel gelişim düzeyi doğrultusunda farklı bir şeriat, yani kendine özgü bir hukuk sistemi belirlenmiştir. Son peygambere indirilen İslam şeriatı ise tüm insanlığa gönderilen ve kıyamete kadar geçerli tek hukuk sistemi olarak geçerliliğini sürdürecektir. Başta kadınlar olmak üzere tüm insanlık sadece İslam şeriatı ile izzete kavuşabilir.

Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Sonra Ey Muhammed seni de bu dinde yeni bir hukuk düzeni bir şeriat ile görevlendirdik o hâlde ona uy, cahillerin arzu ve heveslerine uyma!” (Casiye: 45/18)

Şeriatın dışındaki beşeri sistemler de kadının izzeti ve namusu bir meta gibi alınır ve satılır. İster doğuda ister batıda İslam’ın hüküm sürmediği tüm zaman ve mekânlarda durum böyledir. Bugün dünyada öyle ülkeler var ki ulusal gelirlerinin bir kısmını “hayat kadını” ismini verdikleri fahişelik yapan kadınlar üzerinden sağlıyor. Bu ülkelerde fuhuş devletin kontrolünde yapılmaktadır. Bu durum başta kadınlar olmak üzere insanlık için utanç sebebidir.

Bu gün dünyanın nerdeyse tamamında fuhuş ve zina suç olmaktan çıkarılmış, her türlü ahlaksızlık meşru hale getirilmiştir. Bu ülkelerde kadınların izzet ve namusu devletlerin izni ve kontrolü altında pazarlanmaktadır. Tüm bu çirkefliğe izin veren beşeri sistemlerin kadın haklarından kastettikleri şey kadının izzeti ve namusunun pazarlanmasıdır.

Seyyid KUTUP meseleyi özetleyerek şöyle demiştir;

“Şeriat dışındaki hiçbir sistemde kadına özgürlük yoktur. Aksine, kadını pazarlama ve onu kullanma vardır.”

Bazı ülkelerde zinaya sözde bir ceza uygulansa da ceza sadece hayat kadınına verilen formalite bir cezadır. Parasıyla fuhuş yapan erkek ise müşteri kabul edilerek ona ceza verilmez. İşte beşeri sistemlerin kadına verdiği değer budur. Onlar için kadın müşterinin memnuniyeti için pazarlanan bir fahişeden başka bir şey değildir. Çağdaş şeytanların kadın hakları ve kadın erkek eşitliği diyerek geveleyip anırdıkları şey işte budur.

Fuhuş ticaretinde pazarlanan bu kadınların bir kısmı ise İslam coğrafyasındaki savaş ve işgaller sebebiyle kaçırılan veya esir edilen Müslüman kadınlardır. Özellikle savaş bölgelerinde bunun örnekleri Bosna, Suriye, Irak, Doğu Türkistan ve daha birçok bölgeden Müslüman kadınlar kaçırılarak fuhuş sektöründe pazarlanmıştır.  Sadece Doğu Türkistan bölgesinden kaçırılan Müslüman kadınların sayısının yüzbinlerle ifade edilmektedir. Bir insan için hele hele bir Müslüman için bundan daha aşağılık bir zillet olabilir mi? Bu zillet ancak Allah Resulünün ifade ettiği gibi cihatla ümmetin üzerinden kalkar. Bunun dışında kim ne söylerse yalan söylüyor, yalan söylüyor…

Zilletin Sebebi: Cihadın Terk Edilmesi

Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“İyne yoluyla alışveriş yaptığınız, öküzlerin kuyruğuna yapışıp ziraata hayatınız hasrettiğiniz (razı olduğunuz) ve cihadı terk ettiğiniz zaman Allah size öyle bir zillet musallat eder ki, dininize (yani Allah yolunda cihada) dönünceye kadar onu üzerinizden atamazsınız.” (Ebû Dâvûd, Büyû‘, 54; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 28)

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Dikkat edin İslam bir dairedir. Döndüğü müddetçe siz de kitapla (Kuran/Sünnet) beraber o dairenin içinde dönünüz. Dikkat edin, kitap ile sultanlık (din ve devlet işleri) birbirinden ayrılacak. Dikkat edin, onlar sizin başınıza emir (idareci) olacak. Sizin aleyhinize olan kendilerinin lehine olan şekilde hükmedecekler. Eğer onları dinlemezseniz sizi öldürecekler, itaat ederseniz sizi sapıtacaklar. Onlara karşı Meryem oğlu İsa (aleyhisselam)’ın arkadaşlarının davrandığı gibi davranın. Onlar ki testerelerle biçildiler, çarmıha gerildiler ama yine de davalarından vazgeçmediler. Allah’a itaat ederek ölüm, Allah’a isyan ederek yaşamaktan daha hayırlıdır.” (İmam Taberani Mu’cemu’l Kebir, Mu’cemu’s Sağir isimli eserlerinde rivayet etti.)

İşte bu sebeptendir ki özellikle günümüzde Müslüman bir erkeğin olması gereken en önemli yer cihat meydanlarıdır. Çünkü bir kadının veya bir erkeğin izzete kavuşmasının yolu beşeri sistemlerin yıkılarak Allah’ın şeriatının hâkimiyetinden geçer. Bu hâkimiyet ise ancak Allah yolunda davet ve cihat ile gerçekleşecek bir hadisedir.

Kadının Cihadı ve İzzeti

Peki, bu mücadele de kadının olması gereken yer neresidir? Kadının vazifesi ve rolü nedir? Diye soracak olursanız bu mücadele kadınsız olmaz, bu zafer kadınsız asla başarılmaz. Allah resulünün şu hadisini tekrar hatırlayalım.

Enes’den (r.a.) rivayet edildiğine göre kadınlar peygambere (s.a.v) gelerek şöyle bir şikâyette bulunurlar:

“Bütün sevapları erkekler kazanıyor: Savaşa gidiyorlar ve Allah yolunda büyük ameller işliyorlar. Savaşa gidenlerin sevabını kazanmak için bizim ne yapmamız lazım? ”

“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şu cevabı verdi: “Sizin aranızda evinde oturan savaşa giden kadar sevap kazanır.” (İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, VI, 479)

Savaşa giden bir mücahit evinde her şeyin yolunda olduğundan karısının eve ve çocuklara baktığından ve karısının yokluğunda kendisini aldatmasının imkânsız olduğundan emin olursa ancak huzur içinde savaşabilir. Savaşa giden kocasına bu emniyet ve huzuru veren kadın, evde oturduğu halde cihat etmiş sayılır. Bu sebepten bir kadının cihadı evidir, kocasıdır ve çocuklarıdır.

İnançlı ve sağlam nesiller yetiştirmek için, müslüman bir toplum oluşturmak için, kadınlar iyi bir anne ve iyi bir muallim olarak yetiştirilmesi gerekir. Bunun için kadınların sıkı bir eğitimden geçirilmesi gerekir. Çünkü onlar müslüman bir aile kuracaklar, müslüman nesiller yetiştirecekler.

Kadınlarını ihmal eden bir ümmet, kendi geleceğini kaybetmiş demektir. Beşerî sistemlerin eğitim kurumlarına teslim edilen her kadın, kaybedilmiş bir aile demektir. Kadının kaybedilmesi İslam toplumunun yıkılması demektir.

İşte bu sebepten Müslümanlar kız çocuklarını asli sorumlulukları için yetiştirmeye çalışmalıdır. Asli sorumluluklarını yerine getirmeye ehil, donanımlı bir anne ve ilk muallim, evinin hanımı ve kocasına eş olmaya ehil olacak şekilde yetiştirilmeli. Muvahhit, muttaki ve ilim ehli bir hanım müslüman bir aile demektir.

Allah-u Teâlâ, Peygamber’in hanımları üzerinden bütün mümin kadınlara şöyle sesleniyor:

“Evlerinizde vakar ile oturun; eski cahiliye döneminde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Resulüne itaat edin…”  (Ahzâb, 33/33)

İzzet, ancak Allah’a kullukla mümkündür. Kadın da erkek de, beşerî sistemlerin zincirlerinden kurtulup Allah’ın hükmüne teslim oldukça onur bulur. İslâm, kadını değersizleştiren değil, onu yaratılış gayesine uygun bir mertebeye yücelten dindir.
Modern dünya kadını özgürleştirdiğini söylerken esir etmiş; İslâm ise kul olduğunu hatırlatarak izzet kazandırmıştır.

O hâlde, izzetin yolu bellidir:

Şeriatın gölgesinde, takva ile yaşamak ve Allah yolunda sebat etmektir.

Müsennif VELİOĞLU 

KADININ İZZETİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.