Cumartesi, 11 Şevval 1445

KISACA İSLAM NEDİR?

İslam; İnsanoğlunu dünya ve ahirette mutluluğa ulaştıracak olan yegâne dindir. Bu din kişisel çıkarları, arzu ve ihtirasları terk edip Allah’ın hükmüne kayıtsız şartsız boyun eğmektir. Tüm insanlığa gönderilen bu din mükemmel bir hayat nizamıdır. 

İslam kendilerine ulaştığı halde; İnsanların birçoğu cehalet, menfaat, kibir, ihtiras, azgınlık ve çekememezlik gibi sebeplerle hakikati inatla inkâr ettiler. Böylece insanların çoğu Peygamberlerin getirdiği inanç sistemini terk ederek, kendi uydurdukları hurafeleri din hâline getirdiler. 

Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır;

Gerçek şu ki, Allah katında din, İslâm’dır. Kendilerine Kitap verilenler, onlara ilim geldikten sonra, sırf aralarındaki çekememezlik yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Her kim Allah’ın ayetlerini inkâr ederse, Allah hesabı çabuk görendir! (Al-i İmran Suresi: 19)

Dinde zorlama yoktur. Doğru yol, eğri yoldan tamamen ayrılıp açıkça ortaya konmuştur. Artık her kim, tağutları inkâr eder, (Lâ ilâhe der) ve (hayatın her alanında tek egemen güç olarak) Allah’a inanırsa, (illallah derse) kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa tutunmuş olur. Allah, işitendir, bilendir. (Bakara Suresi: 256)

İslâm inanç ve o doğrultuda yaşam tarzıdır. Bu dine girmek kişinin özgür iradesine bırakılmıştır. Çünkü dine girme konusunda “dinde zorlama yoktur.” 

Gerçekler açıkça anlatılıp zihinler aydınlatıldıktan sonra, her insan kendi özgür iradesiyle bir tercihte bulunur ve bunun sorumluluğunu da yine kendisi taşır. Çünkü hak ve batıl birbirinden ayrılmıştır. 

Dileyen; Kelime-i tevhidin ilk rüknünde ifade edildiği gibi, Allah’ın otoritesini ve hükümlerini hiçe sayan insan ve cin şeytanlarının egemenliğini, yani “tağutları inkâr eder,” Lâ ilâhe der hayatın her alanında tek egemen güç olarak “Allah’a inanırsa”, illallah der, dileyen hakkın tarafına dileyende batılın tarafında saf tutar.

Evet, inanıp inanmamakta serbestsiniz, fakat şunu da iyi bilin ki:

Allah, inananların velisidir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlere gelince, onların velisi de (Allah’ın otoritesini ve hükümlerini hiçe sayarak kendilerini ilâhlaştıran insan ve cin şeytanları, yani) tağutlardır. Onları aydınlıktan karanlıklara sürüklerler. İşte bunlar, cehennem halkıdırlar ve ebediyen orada kalacaklardır! (Bakara suresi: 257) 

Kendi özgür iradesiyle İslam’a girmeye karar veren kişi ise İslam’a uymak zorundadır. Hiç kimse dini kendi heva ve hevesine göre değiştirmeye, tahrif etmeye ve dini kendine uydurmaya hakkı yoktur. Öyleyse dinde Kur’an’ı ve sünneti devre dışı bırakamazsınız. 

İslam başka bir ifadeyle Allah’ın Şeriatı iki kaynaktan gönderilmiştir.

Birincisi: Kur’an, İkincisi: Sünnet.

Kur’an, Allah’tan inen vahiy olduğu gibi sünnet de vahiy kaynaklıdır. 

Kur’an; Hem mana olarak, hem de lafız olarak Allah’a aittir. Buna vahy-i metluv  (okunan vahiy) denilmektedir.

Sünnet; Manası Allah tarafından Peygambere vahiy edilen, lafzı ise Peygambere ait söz ve fillerdir. 

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

O kendi hevasından konuşmaz Onun konuşması kendisine İlka edilen bir vahiyden ibarettir. (Necm Suresi: 3- 4) 

Bu ayette “vahiy” kelimesi genel manada kullanılmıştır. Sadece Kur’an’la tahsis edilmemiştir. Rasulüllah (sav.) ‘ın şeriatla alakalı bütün konuşmaları vahiydir. O, kendi heva ve arzusundan şeriata bir şeyler sokma yetkisine sahip değildir. Resul’ün konuştuğu ise sadece Kur’an değil, Sahih Sünnette vardır.

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

Muhakkak ki ben, ancak bana vahyolunana tabi oluyorum Ve ben apaçık bir uyarıcıyım’ (Ahkaf Suresi: 9)

Allah Resulü (sav.) ‘in tabi olup uyguladığı her şey vahiy olduğu bildirilmektedir. Allah Teâlâ’nın Muhammed (sav.)’e indirdiği vahiy ise Kur’an ve Sahih Sünnettir. 

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

Allah sana kitabı ve hikmeti indirdi Ve bununla sana bilmediğin şeyleri öğretti Allah’ın senin üzerindeki fazlı çok büyüktür. (Nisa Suresi: 113)

Nitekim size kendi içinizden öyle bir Peygamber gönderdik ki; size ayetlerimizi okuyor, sizi arındırıp tertemiz yapıyor, size Kitabı ve hikmeti öğretiyor ve daha bilmediğiniz nice şeyleri öğretecek. (Bakara Suresi: 151)

Allah’ın ayetlerini eğlence edinmeyin Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve size öğüt vermek için indirdiği kitabı ve hikmeti hatırlayın Allah’tan korkun ve bilin ki, Allah her şeyi hakkıyla bilendir.” (Bakara Suresi: 231)

Sizin evlerinizde okunan Allah’ın ayetlerini ve bir de hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah latiftir, habir’dir. (Ahzab Suresi: 34)

Bu ayetlerde açıkça ifade ediliyor ki; Allah Teâlâ insanların öğüt almaları için onlara tabi olacakları iki şey indirmiştir. Bunlardan biri: Kitap, diğeri ise: Hikmet tir.

Hikmet’in ne olduğunun daha açıkça anlaşılması için, Ayet’i Kerimelerde zikredilen “Hikmet” ibaresinin üzerinde biraz duralım. Ayeti Kerimelerde Hikmet’in Kur’an gibi; indirildiği, talim ettirildiği, yazdırıldığı, okunduğu ve bu iki kaynaktan sorumlu olduğumuz açık bir şekilde anlatılmaktadır.

Rasulullah (sav.) ise şöyle buyurdu: 

Dikkat edin! Bana Kur’an ve bir de misli verildi… “ (Ebu Davud) 

Size, sarıldığınız müddetçe asla sapıtmayacağınız iki şey bıraktım. Biri, Allah’ın Kitabı, diğeri ise benim sünnetim. Bunlar havz’ın başında yanıma gelinceye kadar birbirlerinden ayrılmayacaklardır. (Hakim Müstedrek)

Allah Resulü (sav) ‘in bu hadisi şerifleri de göz önünde bulundurulursa; ‘Hikmet’in tabi olunması için Allah’tan resulüne vahye dilen şeriatın bir bölümü olduğu gayet açık bir şekilde anlaşılmış olacaktır.

İlim ehli der ki; Eğer el-hikmet kelimesi Kuran’da el-kitap kelimesi ile birlikte gelirse, burada hikmetten kasıt Sünnettir. Bütün selef-i salihin imamları ve âlimleri böyle olduğuna icma ve ittifak etmişlerdir… 

İmam Şafi ise şöyle dedi: ” Kuran’ı çok iyi bildiklerinden emin olduğum birçok ilim ehlinden işittim ki , ” Hikmet Sünnettir ” diyorlardı. “ (İmam Şafii, er-risale: 78)

Hulasa; zikri geçen bu Ayetlerin, Hadislerin ve İlim ehli kimselerin açık ifadelerinden de anlaşıldığı gibi, insanların tabi olmaları için indirilen bu Şeriat, Rasulün Allah’tan alarak insanlara öğrettiği, okuttuğu, talim ettirdiği ve sarılmalarını emrettiği Kitap ve Sünnet ‘ten ibarettir.  

 

Derleyen 

Müsennif VELİOĞLU

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.