Fertlerin Emire Karşı Görevleri ve Emirlere Nasihat

İKİNCİ BÖLÜM:

Emire Nasihat Etmek

A- Emire Nasihat Etmenin Gerekliliğinin Delili
B- Yöneticilere Yapılacak Nasihatın Kapsamı
C- Uyarı
D- Yöneticiye, Gizli Olarak Nasihat Etmek Daha İyidir

 

A- Emire Nasihat Etmenin Gerekliliğinin Delili

1- Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, “Din nasihattır” buyurdu. Bunun üzerine “Kim için?” denildi. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Allah için, Kitabı için, Rasulü için, Müslümanların yöneticileri için ve bütün Müslümanlar için.”[120][121]

2- Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurur: “Üç şeyde Müslümanın kalbi hainlik etmez; ameli Allah için yapmak, yöneticilere nasihat etmek ve Müslümanların cemaatina bağlı kalmak. Çünkü onların daveti, diğerlerini de kuşatır.”[122]

3- Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurur: “Allah sizin için üç şeyden razı olur ve üç şeyden ise hoşnut olmaz. O’na ibadet etmenizden ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmamanızdan, toptan Allah’ın ipine sarılmanızdan ve bölünmemenizden ve Allah’ın başınıza yönetici yaptığı kişilere nasihat etmenizden razı olur. Dedikodu yapmanızdan, çok soru sormanızdan[123] ve malı boşa harcamanızdan ise hoşnut olmaz.”[124]

B- Yöneticilere Yapılacak Nasihatın Kapsamı

Nevevi Rahimehullah şöyle der: “Müslümanların yöneticilerine nasihat etmek; hak üzerinde onlara yardımcı olmak, hak konusunda onlara itaat etmek, onlara hakkı emretmek, onları uyarmak, onlara yumuşaklıkla hatırlatmak, gafil kaldıkları ve farkına varamadıkları işler konusunda onlara hatırlatmak, onlara karşı ayaklanmamak, Müslümanların onlara itaat etmelerini sağlamak gibi konuları içerir. Hattabi şöyle der: Arkalarında namaz kılmak, beraber cihad etmek, zekatları vermek, bir haksızlık veya kötü muameleleri olduğu zaman kılıçla ayaklanmamak, yalan övgülerlerle aldatmamak ve salih[125] olmaları için dua etmek, yöneticilere nasihattır. Meşhur olan budur.”[126]

  • Yöneticiye nasihat kapsamına giren şeylerden biri de kendisinin haberdar olmayıp başkalarının bildiği şeyleri ona bildirmektir.
  • Cemaati bozan veya birliğini tahrip eden şeyleri kendisine bildirmek de nasihat kapsamındadır. Kötü kişilerin veya bozguncuların varlığını bildirmek bu kapsamdadır. Karar vermeden ve uygulama yapmadan önce, yöneticinin iyice araştırıp tahkik etmesi gerekir. Çünkü Allahu Teala şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.”[127]

Bununla ilgili olarak İbn-i Kesir Rahimehullah, “Onlara soracak olursan, “Biz and olsun ki, eğlenip oynuyorduk” diyecekler. De ki: “Allah ile, ayetleriyle, peygamberiyle mi alay ediyordunuz?”[128] ayetinin tefsirinde şöyle der: “Tebük Savaşı sırasında adamın biri bir mecliste, “Bilginlerimiz (temsilcilerimiz) gibisini görmedim. Bunlar midelerine düşkün, yalancı ve savaşta korkak kişilerdir” dedi. Orada bulunanlardan biri, “Yalan söylüyorsun, sen münafıksın, bunu Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem haber vereceğim” dedi.” Bu rivayette bizi ilgilendiren nokta, sahabenin münafık olan ve bilginleri hakkında konuşan kişiye, “Bunu Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem haber vereceğim” demesidir. Bu ise gıybet değil, ümmete nasihat etmektir.

  • Buhari, Zeyd bin Erkam’dan Radıyallahu Anhu şöyle dediğini rivayet eder: “Amcamla beraberdim, Abdullah bin Ubey bin Selül’ün, “Rasulullah’ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanında olanlara bir şey vermeyin ki dağılsınlar” dediğini duydum. Yine “Medine’ye dönersek, en aziz olan, en değersiz olanı oradan çıkaracaktır” dediğini duydum. Bunları amcama anlattım. O da Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem haber verdi. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem İbn-i Übey ve arkadaşlarını çağırdı. Ancak onlar bu sözü söylemediklerine dair yemin ettiler. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onları doğruladı ve beni yalanladı. O kadar üzüldüm ki hiç böyle olmamıştım. Evimde oturdum. O sırada Allahu Teala, Münafikun Suresi’ni indirdi ve şöyle buyurdu: “Onlar öyle kimselerdir ki, “Rasulullah’ın yanındakilere bir şey vermeyin ki dağılsınlar” diyorlar. Halbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Lakin münafıklar anlamazlar. Onlar, “Eğer Medine’ye bir dönersek yemin olsun, bizden en güçlü ve şerefli olan, en zayıfı mutlaka oradan çıkaracaktır” diyorlar. Halbuki güç, kuvvet Allah’ın, Peygamberi’nin ve mü’minlerindir. Lakin münafıklar bilmezler.”[129]

Bu ayetler indikten sonra Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem beni çağırttı ve bunları bana okuduktan sonra, “Şüphesiz Allah seni tasdik etti” dedi.”[130] İhtilaflı olmakla beraber bu olayın Beni Mustalik Gazvesi’nde olduğu belirtilir.[131]

İbn-i Hacer Rahimehullah şöyle der: “Bu hadiste, normal durumlarda konuşulması caiz olmayan sözlerin bildirilmesi konusunda cevaz bulunmaktadır. Mutlak bozgunculuk amacı dışında bunlar koğuculuk sayılmaz. Zararlarından çok yarar sağlayan şeyler ise zaten gıybet olmaz.” İbn-i Hacer’in “caiz olmayan” sözünden maksat, İbn-i Ubey’in Rasulullah’ı Sallallahu Aleyhi ve Sellem kastederek kullandığı “en zayıfı” kelimesidir.”[132]

Bu haberden bizi ilgilendiren kısım, Abdullah bin Ubey’in, sahabeyi Radıyallahu Anhum birbirine karşı kışkırtmak ve aralarını bozmak için söylediklerini Zeyd bin Erkam’ın Radıyallahu Anhu Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem bildirmesidir. İbn-i Ubey, muhacirler ile ensarı birbirine düşürmek istiyordu. Zeyd’in yaptığının caiz olduğuna delil ise, Rasulullah’ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendisine, “Allah seni tasdik etti” buyurmasıdır.

  • Buhari, İbn-i Mes’ud’dan Radıyallahu Anhu şöyle rivayet eder: “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Huneyn günü alınan ganimetleri taksim edince, ensardan bir adam “Bunu Allah’ın rızasına uygun yapmadı” dedi. Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem geldim ve bu sözü kendisine ilettim. Kızdı ve şöyle dedi: “Musa’ya Aleyhisselam Allah rahmet etsin, bundan daha çok eziyet gördü, ama yine de sabretti.”[133] Başka bir rivayette ise adam şöyle dedi: “Vallahi, Muhammed bununla Allah’ın rızasını istemedi.”[134]

İbn-i Hacer Rahimehullah şöyle der: “Hadis, yöneticiler için söylenen yakışıksız ve haksız şeyleri kendilerine bildirmenin caiz olduğunu gösterir ki onlar da söyleyen kişileri uyarsınlar. Gıybet ve koğuculuktan mübah olan şeyleri de gösterir. Çünkü her ikisi de İbn-i Mes’ud’un rivayetinde mevcut olduğu halde Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buna karşı çıkmamıştır. Çünkü İbn-i Mes’ud’un amacı, Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem nasihat etmek, kendisini eleştiren ve kötüleyenleri bildirerek sakınmasını sağlamaktı. Kafirlerin hile ve tuzaklarından emin olmak için onların haklarında casusluk yapmanın caiz olması gibi bu da caizdir.”[135]

  • Ömer İbnu’l-Hattab Radıyallahu Anhu ile ilgili hadiste şöyle anlatılır: Bir adam ona geldi ve “İnsanlardan bazıları mü’minlerin emiri ölürse falan kişiye bey’at ederiz diyorlar” dedi. Bunun üzerine Ömer Radıyallahu Anhu şöyle dedi: “Bu akşam kalkıp halkı, bu insanlara karşı uyaracağım” dedi.[136] Hadisi şerheden İbn-i Hacer şöyle der: “Bu hadis, cemaati bozabilecek şeyler yapmasından korkulan kişilerin söylediklerini yöneticiye iletmenin caiz olduğunu gösterir. Bu, koğuculuk değildir.”[137]
  • Nevevi Rahimehullah, “Riyazu’s-Salihin” isimli eserinde, “Gıybetten Mübah Olanlar Babı”nda şöyle der: “Gıybet, ancak kendisiyle ulaşılabilen şer’i sahih bir maksat için caiz olur. Bunun altı sebebi vardır. (Bu altı sebebi sayar ve dördüncüsü için şöyle der,) Müslümanları kötülükten sakındırmak ve onlara nasihat etmek. Bu da birçok yönden olur.”[138]
  • Belirli bir kişiyi gıybet etmenin caiz olmasından söz ederken İbn-i Teymiye Rahimehullah şöyle der: “Bu anlamda kişi işbirliği yaptığı, vekil tayin ettiği, vasiyet ettiği ve şahit tuttuğu, hatta hükmüne başvurduğu kişiye ve benzerlerine nasihat eder. Özel işler için bu oluyorsa, Müslümanların kamusal işlerini yürüten yöneticiler, emirler, valiler ve şahitler, divan ehli ve başkaları için nasıl olmasın? Şüphesiz bunlara nasihat etmek daha önemlidir. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, “Din nasihattır” buyurdu. Bunun üzerine “Kim için” denildi. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Allah için, Kitabı için, Rasulü için, Müslümanların yöneticileri için ve bütün Müslümanlar için.”[139]

 

C- Yöneticiye bilgi aktarma konusunda küçük bir hatırlatma

Müslüman saflarda fitne veya fesat çıkaran kişilerin söylediklerini veya durumunu yöneticiye bildirmek ile Rasulullah’ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem, “Bana kimse ashabımın birinden bir şey getirmesin, ben içi selim olarak aranıza çıkmak istiyorum”[140] hadisi arasında bir çelişki yoktur. İbn-i Mes’ud’un Radıyallahu Anhu hadisi asıl olandır. Nevevi, bunu Riyazu’s-Salihin’de “Bozgunculuk ve benzeri bir korku olmadığı taktirde, halkın söylediklerini yöneticilere ulaştırmanın yasaklanması” bölümünde aktarmaktadır. Bu nedenle asıl olan, halkın söylediklerini ve durumlarını yöneticilere koğuculuk mahiyetinde aktarmamaktır. Bu esastan istisna olan ise, zarar ve fitneleri önlemek ve fesat yapanları ortaya çıkarmak için ihtiyaç olması durumudur. Bunun delillerini yukarıda belirttim. Nitekim İbn-i Hacer Rahimehullah şöyle der: “Yöneticinin, halkın durumlarını kendisine gizlice anlatacak danışmanları olması gerekir. Bu kişilerin zeki, güvenilir ve akıllı olması lazımdır.”[141]


[120] Müslim

[121] Şerhi:Nasihat tohum gibidir, hemen sonuç vermese bile bir gün mutlaka sonuç verecektir.Nasihat asla faydasız değildir.

[122] Müslim

[123] Şerhi: Seni ilgilendirmeyen şeyle ilgilenmeye başladığın zaman konuyla bir kişi daha ilgilenmeye başlamıştır:o da şeytandır. Onun için Aleyhisselatu vesselam;’’ kişinin kendini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi İslam’ın güzelliğindendir.’’ demiştir.

[124] Müslim

[125] Şerhi: Emirin salahatı için  her duada bu hususa yer verilmelidir. İmam Ahmed makbul olan kabul edileceğini kesin bildiğimiz bir duamız dahi olsa onu emirimiz için ederiz demiştir.

İbn-i Teymiye de Rahimehullah şöyle der: “Seleften Fudayl bin Iyad, Ahmed bin Hanbel ve benzerleri, kabul edilen bir duamız olursa, o duamız ile sultan için dua ederiz, derlerdi.”(İbn-i Teymiye, Mecmuu’l-Fetava, 28/391)(El Umde, 603.s.)

[126] Sahih-i Müslim Şerhi, Nevevi, 2/38

[127] 49 Hucurat/6

[128] 9 Tevbe/65

[129] 63 Münafikun/7-8

[130] Buhari, Kitabu’t-Tefsir, Hadis no: 4901

[131] Şerhi: Resulullah s.a.v bu sahabenin kulaklarını tutarak “Allah için dinleyen iki kulak” deyip onu övmüştür:

Hz. Zeyd bin Erkam, bu olayı şöyle anlatıyor: “Ben İbn Ubey’in sözlerini Hz. Peygamber’e (s.a.) aktardığımda İbn Ubey bunu yalanlayarak, yemin etti. Bunun üzerine Ensar’ın yaşlıları ve amcalarım beni azarladı. Hatta Hz. Peygamber’in (s.a.) bile, beni yalancı, İbn Ubey’i doğru kabul ettiğini hissettim. Bu, benim hayatımın en üzücü olayı idi. Ancak bu ayet nazil olunca, Hz. Peygamber (s.a) beni çağırarak kulağımdan tuttu ve “Bu oğlanın kulağı sadıktı. Allah da onu tasdik etti” dedi. (İbn Cerir, ayrıca Tirmizi’de benzeri bir rivayet mevcuttur.) Bir başka rivayette; İş­te, Allah yolunda kulağıyla vazifesini yerine getiren genç budur! Ey Zeyd, Al­lah seni tasdik etti!” buyurdu. (Sîre, 3:305.)

Zeyd’in kulağından yakalayarak: “Yüce Allah’ın doğrulayarak temize çıkardığı kulak budur işte” diye buyurdu. (İbnul Esir, EL Kamil Fit-Tarih 2. Cilt Huza’a’lılardan Mustalikoğulları Gazvesi Hicretin 6.Yılı)

[132] Fethu’l-Bari, 8/646

[133] Buhari, Hadis no: 4335

[134] Hadis no: 6059

[135] Fethu’l-Bari; 10/512

[136] Buhari, Hadis no: 7323

[137] Fethu’l-Bari, 12/154

[138] Bkz: Riyazu’s-Salihin

[139] İbn-i Teymiye, Mecmuu’l-Fetava, 28/230-231

[140] Ebu Davud ve Tirmizi, İbn-i Mes’ud’tan Radıyallahu Anhu rivayet etmiştir.

[141] Fethu’l-Bari, 13/190

[142] Kitabu’s-Sünne, 521, Hadis no: 1096 el-Mektebu’l-İslami

[143] Hadis no: 7098

[144] Fethu’l-Bari, 13/51-53

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.